Haberler
Net sıfıra en yakın ülke Norveç
Dünyanın 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşması için kurum ve şirketler peş peşe hedef açıklarken; KPMG ilk Net Sıfır Hazırlık Endeksi’ni oluşturdu. 32 ülkenin yer aldığı endekse göre; petrol zengini Norveç, net sıfır emisyon hedefine ‘en yakın’ ve ‘en hazırlıklı’ ülke. Gerçekleştirme kapasitesinin yetersizliği ise küresel net sıfır emisyon iddiasında bir zafiyet teşkil ediyor. Endekste 24’üncü sırada olan Türkiye’nin Paris Sözleşmesi’ni onaylaması ise üst sıralara çıkacağının işareti oldu
Birleşmiş Milletler, atmosferdeki sera gazlarının 3 milyon yıldaki en yüksek düzeylerinde olduğunu ve 1880 ile 2012 yılları arasında 0,85 santigrat derecelik bir küresel sıcaklık artışının ortaya çıktığını, deniz seviyelerinin ise 19 cm yükseldiğini belirtti. Siyasi liderler ve iş dünyasının liderleri, daha fazla sıcaklık artışının gezegen üzerinde yol açabileceği yıkıcı sosyal, çevresel ve ekonomik etkileri durdurmak için derhal eyleme geçilmesi gerektiği konusunda giderek daha fazla görüş birliği sağlıyor.
KPMG, ülkelerin Net Sıfır Emisyon’a geçme hazırlığını değerlendirmek üzere ilk Net Sıfır Hazırlık Endeksi’ni (NZRI) oluşturdu. 32 ülkenin katılımıyla hazırlanan raporda, iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının azaltılmasında bazı ülkelerin ilerlemeleri birbiri ile karşılaştırılıyor ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak konusunda hazırlıklı olma ve yetkinlik düzeyleri değerlendiriliyor. Net sıfır emisyon hedefine ulaşmada temel faktörler olarak kabul edilen 103 gösterge kullanılarak, “en başarılı 25 ülke” ve “dikkatle izlenmesi gereken” 7 ülke belirlendi.
“Herkesin iş birliği yapması elzem”
Endeksi oluşturan KPMG IMPACT’in Küresel Başkanı Richard Threlfall, “İklim değişikliği insanlığın karşı karşıya olduğu varoluşsal sorun ancak devasa bir sorun gibi görünen bu konuya olumlu bir tutumla ve toplu sorumluluk duygusu ile yaklaşmamız gerekiyor. Her bireyin, organizasyonun ve ülkenin, şeffaflık ve dürüstlükle, daha önce hiç görülmemiş bir düzeyde iş birliği yapması elzem. NZRI’nin, önlerinde uzun bir yol olan ülkeleri, en fazla ilerleme kaydeden ülkelerden ders almaya ve onu okuyan herkesi net sıfır emisyon hedefine ulaşmamızda üstlerine düşen rolü oynamaya teşvik etmesini umuyoruz” dedi. KPMG İklim Değişikliği ve Dekarbonizasyon Küresel Başkanı Mike Hayes da şu yorumu yaptı: “Son 18 ayda kamu sektörünün, özel sektörün ve hükümetlerin net sıfır emisyon ve bilime dayalı hedefler belirleme taahhütlerinde olağanüstü ve sevindirici bir değişikliğe tanıklık ettik. İş çevrelerinin ve politik liderlerin krize karşılık verdiği açık ancak halen yapılabilecek ve yapılması gereken çok daha fazla şey olduğu net bir şekilde görülüyor. KPMG’nin Net Sıfır Emisyon Hazırlık Endeksi artık küresel çapta görmeye başladığımız ‘yama etkisini’ vurguluyor. Bölgeden bölgeye, farklı önceliklerin farklı etkileri oluyor. Birbirimizden bilgi almak ve dünya ve şirket liderlerinin iklim değişikliğine yönelik işbirliğine dayalı eylem odaklı bir yaklaşım belirleyerek çok geç olmadan net sıfır emisyon hedefini gerçeğe dönüştürmesini sağlamak için doğru zaman.”
“Türkiye sıralamada yerini yükseltecek”
KPMG Türkiye Denetim ve Güvence Bölümü Şirket Ortağı Şirin Soysal ise Paris Anlaşması’nı onaylayan son G20 ülkesi olan Türkiye’nin durumunu değerlendirdi. Endeks hazırlanırken henüz anlaşmayı onaylamayan ve ilk 25 içinde sondan ikinci olan Türkiye’nin bu yeni adımıyla üst sıralara çıkacağını belirten Soysal, “Türkiye, sadece enerjide değil çevresel, ekonomik ve sosyal politikalarda büyük değişimler gerektiren yeni bir döneme girdi. Türkiye’de genel olarak finans, telekomünikasyon ve yeme içme sektörlerindeki şirketler, emisyonların azaltılması yönündeki çabalara öncülük ediyor. Enerji ihtiyacı, nüfus ve ekonomiyle birlikte büyüyor ve odak nokta emisyonlardan çok arz güvenliği. Önemli miktarlarda petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olmayan Türkiye’nin büyük kömür rezervleri var. Hükümetin uzun vadeli enerji stratejisi güneş ve rüzgar dahil yenilenebilir kaynaklarda büyük artışları içeriyor ancak kömür, ülkenin enerji ihtiyacını şu andakine benzer oranda karşılamaya devam edecek. Bununla birlikte, AB’nin Fit for 55 (55’e Uyum) paketinde belirtilen karbon sınırı ayarlama mekanizmasına yönelik planlarının Türkiye’nin enerji planları ve bazıları dekarbonizasyon sağlaması özellikle zor olan ihracat sektörleri üzerinde önemli bir etkisi olabilir” dedi. Soysal şöyle devam etti:
“Ulaşımda net sıfıra hazırlık düşük”
“Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerin yaklaşık yüzde 40’ını satın alan AB, önemli ve büyüyen bir ticaret ortağı. Çelik, Ocak-Haziran 2021 arasında 3,27 milyar dolar değerindeki ihracatla dördüncü en büyük sektör. Ulaştırma sektörünün net sıfıra hazırlığı açısından en düşük puanlardan birine sahibiz. Şu anda çok az elektrikli araç kullanımı ve çok sınırlı altyapı mevcut olup bunların uygulamaya geçirilmesi için herhangi bir vergi teşviki uygulanmıyor ve içten yanmalı motorları yasaklamaya yönelik bir plan da yok. Diğer taraftan Türkiye binalar konusunda nispeten iyi bir konum olan 13’üncü sırada. Bunun bir nedeni Uluslararası Enerji Ajansı’ndan ısı pompalarının kullanımı konusunda iyi bir ulusal hazırlık puanı almış olması, bir diğer nedeni ise binalar için enerji sertifikası düzenlenmesinin zorunlu olması.”
Raporda öne çıkanlar şöyle:
- Endekse göre, bazı ülkeler net sıfır emisyon hedefini kabul etmekte geç kaldı. 32 ülke arasında küresel emisyonların yaklaşık %8’inden sorumlu olan ülkelerden yalnızca 9’u yasal olarak bağlayıcı taahhütleri uygulamaya koydu.
- Gerçekleştirme kapasitesinin yetersizliği küresel net sıfır emisyon iddiasında zayıf bir nokta teşkil ediyor. Gerçekleştirme kapasitesini sektör düzeyinde artırmak için sağlam stratejiler, politikalar ve destek mekanizmaları gerekiyor.
- Yasal açıdan bağlayıcı şekilde veya bir politika olarak bir net sıfır emisyon hedefi belirlemiş olan ülkeler, sektörler arasında daha yüksek kapasiteye sahip.
- Endekse göre, refah düzeyi ile net sıfır hedefine ulaşmaya hazırlık arasında bir korelasyon bulunuyor. Bu nedenle gelişmekte olan ekonomilere destek seferberliğinin artırılması gerekiyor.
- Küresel finans sektörü, yatırım ve borç verme kararlarında iklim riskini giderek daha fazla dikkate alırken; hükümetlerin sürdürülebilir finans stratejileri, politikaları ve düzenleyici çerçeveleri gibi imkan yaratan koşullar oluşturarak bu finansmana erişim olanağı sağlamada kritik bir role sahip.
- Norveç, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz ihracatçılarından biri olmasına rağmen bu yılki NZRI’de en üst sıraya yerleşti. Bunun nedeni kısmen ülke çapında yenilenebilir enerjiye ve elektrikli taşımacılığa özel sektör ve kamu tarafından yapılan yatırımlar. Ancak Norveç’in halen net sıfır emisyona geçişinin önündeki engellerin üstesinden gelmeye nasıl devam edeceğine dair önemli kararlar vermesi gerekiyor.
- Kasım ayında COP26 İlklim Zirvesi’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanan Birleşik Krallık, endekste ikinci sırada. Birleşik Krallık’ın, enerji üretim sektörünün nispeten hızlı bir şekilde dekarbonizasyonuna olanak veren net hedefleri olsa da başta ısı ve binalarla ilgili olmak üzere birçok engel söz konusu.
- İklim politikası, yeşil enerji ve teknolojinin uluslararası düzeyde savunuculuğunu yapan İsveç, üçüncü sırada. Ülkenin net sıfır emisyon için bir sonraki sonraki adımı tarımsal ihracata ve ithalata olan sürekli bağımlılığını azaltmak.
- Endesk sonuçlarına göre; dikkatle takip edilmesi gereken 7 ülke sırasıyla şöyle: Hindistan, Endonezya, Nijerya, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Tayland.
Haberler
Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü
Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.
Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.
Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.
Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.
“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Haberler
Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu
Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.
1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.
Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”
Haberler
Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler
Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.
Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı
Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.
Suyu boşa kullanımı engellenmeli
Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.
Plastik kullanımından vazgeçilmeli
Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.
Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı
Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.
Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor
Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.
Pil atıklarına dikkat edilmesi
Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.
-
Madencilik5 yıl önce
İş Makinesi Sektörü Almanya’da Buluşuyor
-
Diğer Gıda & İçecek5 yıl önce
Propolisi Türkiye’den Dünyaya İhraç Eden Kadın
-
Haberler9 yıl önce
Türk Havayolları ve Boeing uzun vadeli işbirliği anlaşması imzaladı.
-
Diğer İmalatlar5 yıl önce
CITS’in Genel Müdürü Ertan Göral oldu
-
Sanayi3 yıl önce
Saha İstanbul Çorumlu sanayicilerle buluştu
-
Lojistik4 yıl önce
Linde’ye EcoVadis’den ikinci kez altın madalya!
-
Haberler4 yıl önce
Akıllı sel bariyerleri, sel baskınlarının önüne geçecek
-
İMALAT4 yıl önce
Atlas Copco’dan sanayiye enerji tasarruf sağlayacak 10 öneri
-
Yeni Teknolojiler4 yıl önce
Ulusal siber sınırlar gerçek ülke sınırları kadar önemli
-
Otomotiv4 yıl önce
CHEP Türkiye’de üst düzey atama
-
Makina & Ekipman4 yıl önce
Rockwell Automation siber güvenlik şirketi OYLO’yu satın aldı
-
İMALAT4 yıl önce
Coşkunöz Holding’in Dönüşüm Proje Koordinatörü Evren Özbanazi oldu