Connect with us

Haberler

Unilever ve Ataşehir Belediyesi işbirliğinde “Çöpler Çiçek Oluyor”

Yayın tarihi

-

Ataşehir Belediyesi, Unilever, İTÜ ve ÇEVKO’nun işbirliğiyle KentPlus 3352. Ada’da hayata geçirilen Çöpler Çiçek Olsun projesinin “Ekim Töreni”, 27 Ekim Pazar günü KentPlus’ta yapıldı. Ataşehir Belediye Başkan Yardımcı Hüseyin HIŞMAN , Belediye Başkan Yardımcısı Namık SÜRMEN ve birim müdürleri ile proje ortakları Unilever, İTÜ ve ÇEVKO yetkilileri ve KentPlus site sakinlerinin katıldığı törende, dönüşümden elde edilen gübrelerle sitede özel çiçek ekimi gerçekleştirildi.

5

 Unilever ve Ataşehir Belediyesi’nin ev sahipliği, İTÜ ve ÇEVKO’nun desteğiyle KentPlus’ta hayata geçen Çöpler Çiçek Olsun projesinin “ekim töreni” yapıldı. 27 Ekim Pazar günü KentPlus 3352. Ada’da gerçekleşen ekim şenliğine, Ataşehir Belediye Başkanı Yardımcı Hüseyin HIŞMAN, Belediye Başkan Yardımcisi Namık SÜRMEN ve birim müdürlerinin yanı sıra, İTÜ, ÇEVKO, Unilever yetkilileri ve site sakinleri katıldı.

Haziran – Ekim dönemi boyunca devam eden proje dâhilinde KentPlus’ta oluşan ambalaj atıklarının (kâğıt, karton, plastik, kompozit, metal, cam), atık pillerin, bitkisel atık yağların ve elektronik atıkların kaynağında ayrıştırılarak toplanması, geri dönüştürülerek yeniden ham madde olarak kullanılması, böylece doğaya vereceği zararların minimuma indirgenmesi sağlandı. Proje kapsamında KentPlus’taki evsel atıkların organik kısmı İTÜ tarafından tasarlanan kompost makinesinde gübre haline getirildi ve gübreler ekim töreninde KentPlus 3352. Ada’nın bahçesinde kullanılarak çiçeklere hayat verdi.

Proje kapsamında KentPlus’ta bir ayda tam 8 ton yani 8000 kg ambalaj atığı oluştuğu, bu atığın % 56’sının kağıt olduğu görüldü. Bir ayda meydana gelen yaklaşık 4,5 ton kağıt atığı ile yaklaşık 2,5 ton plastik atığın ayrıştırılmasıyla beraber KentPlus sakinleri bir ayda 76 adet yetişkin ağacı kesilmekten kurtardı, 1 arabanın temelli olarak trafikten çekilmesine eşdeğer oranda karbondioksit salınımını azalttı. Bir ay boyunca ayrıştırılan metal atıklarla 73 bin 600 litre su tasarrufu sağlandı.

Projeye ev sahipliği yapan Ataşehir Belediyesi adına Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin HIŞMAN ekim gününde yaptığı konuşmada; göreve geldikleri günden bu yana Ataşehir’de özellikle sağlık ve çevre alanda önemli projelere imza attıklarını belirterek, “Ataşehir Belediyesi olarak yine çevreye duyarlı bir projeyi başlattık. Tarafımızdan başlatılan örnek projelere diğer kurum ve kuruluşların sahip çıkmasından onur duyuyoruz. Yine bir ilk’e imza atıyoruz:

Unilever ile işbirliğimiz, İTÜ ve ÇEVKO’nun desteğiyle, ‘Çöpler Çiçek Olsun’ adlı ülkemize örnek olacak bir projeyi hayata geçirdik. KentPlus 3352.Ada sakinlerine çevreyi korumak adına gösterdikleri duyarlılıktan dolayı teşekkür ederiz. Onları emekleri sayesinde ilçemizde çöplerimiz bile çiçek açıyor, Ataşehir renkleniyor. ‘Çöpler Çiçek Olsun’ kampanyamızın önce ilçemizde, ardından tüm ülkede yaygınlaşacağına inanıyorum. Çevre için çalışmalarımıza kesintisiz devam edeceğiz” dedi.

Unilever Türkiye, İsrail, Orta Asya ve İran Tedarik Zincirinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Nihal Temur “İTÜ ve ÇEVKO’nun desteğini alarak başlattığımız, Ataşehir Belediyesi’yle birlikte yürüttüğümüz Çöpler Çiçek Olsun projesi, sivil toplum kuruluşları, akademik kadro, yerel yönetim, özel sektör ve bireylerin bir araya gelerek sürdürülebilir bir yaşam için hep birlikte hareket ettiği çok özel bir projedir.” şeklinde konuştu.

Çöpler nasıl çiçek oldu?

Proje, sürdürülebilirlik konusunda farkındalık oluşturulmak ve çevresel ayak izinin bireysel çabalarla da azaltılabileceğinin altını çizmek amacıyla hayata geçti. Ambalaj atıklarının (kâğıt, karton, plastik, kompozit, metal, cam), atık pillerin, bitkisel atık yağların ve elektronik atıkların kaynağında ayrıştırılarak toplanması, geri dönüştürülerek yeniden ham madde olarak kullanılması, böylece doğaya vereceği zararların minimuma indirgenmesi hedeflendi. Öncelikle KentPlus’ta yaşayanlar için bir seminer düzenlendi ve çöpleri ayrıştırmanın önemine dair detaylar paylaşıldı. Ardından site sakinlerinin evsel atıklarını ayrıştırabilmesi için özel atık kutuları hediye edildi. İTÜ bu projeye özel bir dönüşüm makinesi tasarladı ve üretti. Site sakinlerine verilen kutularda biriktirilen organik atıklar, bu geri dönüşüm makinesinde özel bir işlemden geçirildi ve gübre haline getirildi. Proje boyunca ÇEVKO danışmanlık verdi.

Ekim gününe katılan site sakinlerine de hediye edilen gübrelerin büyük bölümü, sitenin yeşil alanlarında kullanılacak.

Proje ortakları hakkında

Unilever; şirket vizyonunun kalbini oluşturan Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde çevre dostu ürünler üretmekte, fabrikalarındaki atıkları sıfırlamakta,  çalışanları ve iş ortaklarıyla özel projeler yürütmektedir. Çöpler Çiçek Olsun Projesi kurum içindeki bu çalışmaların kurum dışındaki önemli yansımalarından biridir. Bu proje, Unilever’in Türkiye’de tüketiciler ile beraber hareket ettiği ilk projedir. Ataşehir Belediyesi’nin sürdürülebilirlik konusundaki en önemli aksiyonlardan biri olan atıkların geri dönüştürülmesi de işbirliğinin ortak noktasını oluşturmaktadır. İTÜ ve ÇEVKO da uzman yaklaşımları ve bilgi birikimleri ile projeye son derece değerli bir katkı sağlamıştır.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Yayın tarihi

-

Yazar:

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Haberin Devamı

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Trendler