Connect with us

Haberler

Renault, Paris Otomobil Fuarı’nda

Yayın tarihi

-

Renault, Paris Otomobil Fuarı’nda İlk Gösterimler ve Yeniliklerle Otomobilseverlerle Buluşuyor….

• Renault’nun yeni yüzü Yeni Clio Paris Otomobil Fuarı’nda ilk kez tüketicinin karşısına çıkıyor. Renault Tasarım Rönesansı’nın simgesi olan Yeni Clio, coupé benzeri silueti ile dikkat çekiyor. Yeni Clio 10 Ekim 2012 tarihinde Türkiye’de satışa sunuluyor.
• Paris Otomobil Fuarı’nda Renault iki otomobilinin dünya prömiyerini gerçekleştiriyor: Yeni Clio Sport Tourer ve Yeni Clio R.S. 200 EDC. Bu iki yeni model Renault markasının yeni marka kimliğini yansıtıyor. Yeni Clio R.S., Yeni Clio ile birlikte 10 Ekim 2012 tarihinde Türkiye’de pazara sunulacak. Yeni Clio Sport Tourer ise 2013 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’de satışa sunuluyor olacak.
• Müşterilerin Paris Otomobil Fuarı’nda deneme imkanı bulacağı ZOE saf ve akışkan hatlara sahip bir kompakt hatchback. ZOE ulaşılabilir fiyatı ile elektrik motorlu araç teknolojisinin daha geniş kitlelere yayılmasında rol oynayacak. ZOE, 210km menzile sahip ilk seri üretim otomobil. Pratik kullanımı ile ZOE’nin, Avrupa’da vergi dahil fiyatı 13,700€’dan* başlıyor.
• Paris Otomobil Fuarı’nda ayrıca Yeni Clio ve ZOE modellerinde kullanılar Renault R-Link’in dünya prömiyeri gerçekleştiriliyor. R-Link, internete bağlanabilme özelliği ile sesli kumandalı navigasyon, telefon gibi teknolojik özellikler içeren bir mültimedya tablettir.
• Renault, Paris Fuarı’nda çift kavramalı EDC vites kutusu ile bağlantılı iki benzinli motor sunuyor: TCe 120 EDC ve Yeni Clio R.S. 200 EDC’nin kaputu altında yer alan 1.6T Renault Sport 200.

• Renault, elektrik motorlu araç cephesinde olduğu kadar konvansiyonel motorlarında da ekolojik ayak izini azaltmak amacıyla çevre konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Energy dCi 90 versiyonunda CO2 salımı sadece 83 g / km (NEDC cycle).
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar “Renault markasının konsept otomobillerindeki stili ve duygunun, seri üretim modellerine uygulandığı ilk ürün, Yeni Clio Paris Otomobil Fuarı’nda göz dolduruyor. 10 Ekim’de Türkiye’de satışa sunacağımız markanın Rönesansı’nın sembolü Yeni Clio’dan sonra Yeni Clio Sport Tourer modelini de ilk kez bu fuarda görmekten heyecan duyuyoruz. Saf ve akışkan hatlara sahip elektrik motorlu bir kompakt hatchback olan ZOE’yi Türkiye’de 2013 yılında satışa sunacağız. Dünyadaki karbon ayak izini azaltmak için çalışmalarına devam eden markamız, Yeni Clio’da kullanılan son derece verimli Energy serisi motorları sayesinde CO2 salımını yüzde 30 oranında azaltıyor ve 83kg/km’ye kadar düşürerek hibrid araçlarla rekabet edebiliyor. Diğer yandan 13 modeli EuroNCAP’tan 5 yıldız alan tek marka olan Renault’nun ürünlerinin kalitesi ilk bakışta göze çarpıyor.” dedi.


Renault, Yeni Clio ve ZOE sayesinde otomobil dünyasında yepyeni bir duruş sergiliyor
Yalın, duygu dolu ve sıcak: bu üç kelime tıpkı DeZir gibi Clio’nun da tasarımını özetliyor. Paris Otomobil Fuarı vesilesiyle Renault, Laurens van den Acker yönetiminde gerçekleşen Renault Tasarım Rönesansı’nı tam olarak ifade eden ilk seri üretim modeli olan Yeni Clio’yu tanıtıyor. İlk bakışta göze çarpan Renault logosu bu Rönesansın sembolü. Akışkan hatlara sahip Yeni Clio son derece dinamik bir otomobil. Yeni Clio’nun coupé benzeri silueti, arka kelebek camına gizlenmiş entegre arka kapı kolları ile vurgulanıyor.

Paris Otomobil Fuarı’nda iki dünya prömiyeri
o Yeni Clio Sport Tourer: Zarif tasarımlı bir otomobil
Yeni Renault Clio Sport Tourer, Renault’nun Paris Otomobil Fuarı’ndaki standında ortaya çıkardığı büyük yeniliklerden biri. Bu yeni model, hatchback versiyonuyla aynı dinamik genleri taşıyor; ancak tasarımcısı Yohann Ory’nin dikatle yarattığı kendine has bir kimliğe de sahip. Hatchback’te olduğu gibi arka kapı kolları bu versiyonda da gizli. Clio Sport Tourer güçlü tasarımıyla ön plana çıkan fakat bir o kadar da pratik olan bir otomobil arayışı içindeki müşterilerin ilgisini çekecek. Otomobil 430 dm3 bagaj hacmine sahip. Yeni Clio Sport Tourer, Yeni Clio gibi Oyak Renault Fabrikaları’nda üretiliyor.


o Yeni Clio’nun spor versiyonu: Clio R.S. 200 EDC
1.6 litrelik turbo şarjlı motora sahip EDC çift kavramalı vites kutusu ile Yeni Clio R.S. 200 EDC kompakt spor hatchback müşterilerinin son derece sofistike beklentilerine yenilikçi bir karşılık olarak günyüzüne çıkıyor. Araç, heyecan verici sürüş tarzına ek olarak sıra dışı bir stile sahip ve spor otomobil düşkünlerinin favorisi olacağa benziyor. Yeni Clio R.S. 200 EDC baştan aşağı bir Renault Sport modeli. F1-tarzındaki ön kanadı Renault’nun Formula 1’deki başarısına gönderme yapıyor. EDC vites kutusu bir R.S. modelde ilk kez kullanılıyor.
ZOE: Renault’nun Z.E. teknolojisinin ve yeniliğin öncüsü
ZOE, saf ve akışkan hatlara sahip bir kompakt hatchback olup, en başından itibaren bir elektrikli araç olarak tasarlandı. ZOE, tıpkı Twingo, Twizy ve Yeni Clio gibi ince farlar ve ünlü Renault logosunu ön plana çıkararak yeni Renault marka kimliğini yansıtıyor. ZOE’de pil şarj cihazının soketi logonun altında yer alıyor. ZOE, menzili 210km olan ilk seri üretim elektrik motorlu araç. Ortadaki R-Link konsolu ön panelin üzerinde havada asılı hissi uyandırıyor. Bu mültimedya sistemi yedi inçlik büyük bir dokunmatik ekrana sahip ve iç mekâna sıcak ve yüksek teknolojili bir hava katıyor.
Paris Otomobil Fuarı’nda Yeni Clio ve ZOE’de Renault R-Link’in dünya prömiyeri gerçekleştiriliyor.
R-Link, hem otomobile hem de internete bağlı TomTom navigasyon, telefon ve navigasyon için sesli kumanda, vs. gibi standart özellikler içeren ön panele entegre bir mültimedya tablettir. Renault R-Link, ilk olarak Yeni Clio (opsiyonel) ve ZOE’de (standart) yer alacak.

Renault, Yeni Energy Motorları ve ZOE ile karbon ayak izini azaltıyor…
Renault, elektrik motorlu araç cephesinde de çalışarak araçlarının ekolojik ayak izini azaltmak amacıyla çevre konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Renault’nun bu konudaki çalışmaları, CO2 salımı olmayan ZOE ve Yeni Clio’nun bir versiyonunda yer alan ve hibrit araçlarla karşılaştırılabilecek 83g / km düzeyinde rekor bir CO2 salımına sahip olan en son teknoloji ürünü içten yanmalı motor ile gözler önüne seriliyor. Renault, son derece verimli Energy serisi motorlar sayesinde Yeni Clio’nun CO2 emisyonlarını yüzde 30 oranında azaltıyor. Renault, Formula 1’den elde ettiği deneyim sayesinde içten yanmalı motorla çalışan bir otomobilin yeni teknolojiler ve maksimum verimlik arayışı sonucu yakıt tüketimi ve CO2 salımı açısından hibrid modellerle rekabet edebileceğini ve çok daha ucuz olabileceğini gösterdi. Elektrik motorlu araçlar, günümüzde büyük bir sorun olan küresel ısınma üzerindeki etkiyi azaltarak ve yenilenmeyen kaynak kullanımını yarıya indirerek çevre konusunda dikkate değer bir ilerleme sağlayacak.

Renault kaliteye yatırım yapıyor…
Renault araçlarının güvenilirliği artık dünyaca kabul görmüş bir gerçek – özellikle de Alman otomobil kulübü ADAC tarafından. Ne var ki, ZOE ve Yeni Clio işi bir adım öteye taşıyor. Otomobillerin sahip olduğu üstün kalite dışarıdan hemen fark ediliyor. Renault’da, otomobilleri potansiyel müşterilerin gözünde daha ilk bakışta çekici hale getiren bu kalite algısının yaratılması çalışma tarzının önemli bir noktası. ZOE ve Yeni Clio bu alanda kesinlikle çığır açmış durumda.
Lardy’de gerçekleştirilen mekanik testler ZOE ve Yeni Clio’ya ait güç ünitelerinin güvenilirlik ve dayanıklılık açısından test edilmesini sağlıyor. Renault, 2010 Haziranında açılan Güç Ünitesi Yenilik Merkezi’ndeki (PIM) içten yanmalı motor test tesislerine 60 milyon Euro yatırım yaptı. ZOE ve Yeni Clio, Renault’nun Aubevoye’deki deneme tesislerinde son derece zorlu koşullarda (çarpışma, yüksek hız, yokuş, su, toz, vs.) yüzlerce ve binlerce kilometre yol kat etti. Söz konusu çalışma, gerçek yollarda ve gerçek hayat koşullarında kat edilen milyonlarca kilometre ile tamamlandı. Bu testler Renault’nun elektrik motorlu araçları da dahil olmak üzere tüm modellerine uyguladığı çağdaş kalite standartları prosedürünün bir parçasını oluşturuyor.
Bir Renault geleneği; Yeni Clio’ya EuroNCAP’ten beş yıldız!
Clio III gibi (2005 senesinde kendi segmentinde bir ilki gerçekleştirdi) Yeni Clio da son yedi senede daha da zorlu hale getirilen sürece rağmen EuroNCAP’in maksimum beş yıldızlık derecesine layık görüldü. Pasif güvenlik (yolcu koruması) açısından Yeni Clio ve ZOE Renault Fix4Sure teknolojisi ile donatıldı; bu sistem tüm yolcuları emniyet kemerinin altından kayıp gitmeye bağlı yaralanma riskinden koruyor. Otomobilin aktif güvenlik sistemleri ile bağlantılı olarak çalışan özellikler aracın yol tutuşunu ve frenleme performansını artırıyor: ABS, ESP, Yokuşta Kalkış Desteği, vs… ZOE, aynı zamanda yayaları yaklaşan araç konusunda uyarmak için sesli uyarı sistemi ile donatıldı.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Yayın tarihi

-

Yazar:

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Haberin Devamı

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Trendler