Haberler
Çağrı merkezi sayısı %2,5 arttı, pazar %6 büyüdü
Kurulduğu 2008 yılından beri hızla büyüyen çağrı merkezi sektörü için birçok önemli çalışmaya imza atan Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD), sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. Türkiye’deki çağrı merkezi kullanım seviyesini ve mevcut çağrı merkezlerinin kapasitesini saptamak için gerçekleştirilen Türkiye Çağrı Merkezi Araştırması’nı yayımlayan ÇMD, sektörün değerlendirmesini yaparken, geleceğine de ışık tuttu. Pazarın büyüklüğünün 1,43milyar Dolar’a ulaştığını söyleyen ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, ortalama % 15-20 dolaylarında büyüyen sektörün 2013’te sadece %6 civarında büyüdüğünü ifade etti. Tarakçı, sektördeki daralmanın nedenlerini ve büyümeyi kolaylaştıracak faktörleri de açıkladı.
Kurulduğu 2008 yılından beri hızla büyüyen çağrı merkezi sektörü için birçok önemli çalışmaya imza atan Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD), sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. Türkiye’deki çağrı merkezi kullanım seviyesini ve mevcut çağrı merkezlerinin kapasitesini saptamak için gerçekleştirilen Türkiye Çağrı Merkezi Araştırması’nı yayımlayan ÇMD, sektörün geleceğine de ışık tuttu. ÇMD’nin IMI Conferences ile gerçekleştirdiği araştırmaya, “bacasız fabrika” şeklinde değerlendirilen çağrı merkezi sektöründe faaliyet gösteren toplam 191 firma katıldı.
Genç nüfusa istihdam, ekonomiye ve bölgesel kalkınmaya destek
Çağrı merkezlerinin faaliyet alanlarını kamuoyuna daha iyi tanıtmayı, sunulabilecek katma değerleri iş dünyasına anlatmayı, mesleki sorunları paylaşmayı, değişik paydaşlar arasında bir iletişim ve uzlaşı platformu olmayı, sektör problemlerine çözüm getirmeyi hedefleyen ÇMD, 42 üyesi ile sektörün %85’ini temsil ediyor. Araştırma sonuçlarını ve çağrı merkezi pazarını değerlendiren ÇMD’nin Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, şunları söyledi:
Sektörün toplam pazar büyüklüğü 1,43 milyar Dolar
“Büyüme potansiyeli yüksek olan sektörümüz, genç nüfusa istihdam olanağı sağlaması, ekonomiye ve bölgesel kalkınmaya destek vermesi, Avrupa ülkelerine hizmet ihracatı yapabilecek imkâna sahip olması ile dikkat çekiyor. Yaptığımız son araştırmaya göre 2013, Türkiye çağrı merkezi pazarının dış kaynak servis sağlayıcıların ağırlığı artırarak büyüdü bir yıl oldu. 2012 yılında 800 milyon Dolar seviyesinde olan dış kaynak pazarının ekonomik büyüklüğü 2013 yılında 875 milyon Dolar’a ulaştı. Bu rakama iç kaynak da dahil edildiğinde toplam pazar büyüklüğü 1,43 milyar Dolar’a yükseldi.”
Telekomünikasyon ilk, finans ikinci, kamu sektörü üçüncü sırada
2013 yılında ülkemizdeki çağrı merkezi sayısının bir önceki yıla göre %2,5 oranında arttığını ifade eden Tarakçı, “2013 yılında Türkiye’deki koltuk yatırımının yaklaşık dörtte biri telekomünikasyon sektörüne yönelik kullanıldı. Yüksek oranda koltuk kapasitesi kullanan ikinci sektör, finans-sigortacılık. 2013 yılında, 2012 yılına göre en dikkate değer büyüme, sağlık ve kamu sektörlerinde görüldü. 2013 yılında kamu sektörü, telekomünikasyon ve finans sektöründen sonra en çok koltuk büyüklüğü olan sektör. Telekomünikasyon sektörü 2011 ve 2012 yıllarında BTK regülasyonlarının etkisiyle önemli derecede koltuk yatırımları gerçekleştirerek büyümüştü ama 2013 yılında bu sektördeki büyüme oranının azalması tüm sektöre etki etti.” dedi.
10’dan fazla firma Anadolu’da yatırım yapmayı planlıyor
10’dan fazla firmanın Anadolu’da yeni çağrı merkezi yatırımı yapmayı planladığını belirten Tarakçı, “Bu firmaların yaklaşık yarısı dış kaynak firması. 2014 yılında planlanmış Anadolu çağrı merkezi yatırımları daha çok İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğunlaşıyor.” bilgisini verdi.
Müşteri temsilcisi sayısı, daha önceki yıllara göre daha az arttı
2012 yılında 67.000 olan müşteri temsilcisi sayısının 2013 yılı sonunda 70.200 kişiye ulaştığını, bu artışın dış kaynak servis sağlayıcılarının istihdamıyla gerçekleştiğine dikkat çeken Tarakçı, temsilcisi sayısındaki artış oranını da değerlendirdi: “Toplam müşteri temsilcisi sayısındaki artış oranı, 2013 yılında daha önceki yıllara göre daha az. Bunun ana nedenlerini yarı zamanlı müşteri temsilcisi kullanım oranındaki düşüş ile önceki yıllarda telekomünikasyon sektöründeki regülasyonların etkisiyle gerçeklesen ani büyüme ihtiyacının karşılanmış olmasında aramak gerekir.”
Büyüme hızındaki keskin düşüşün nedenleri
Ortalama %15-20 dolaylarında büyüyen sektörün 2013’te % 6 civarında büyüdüğünün altını çizen ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, “Büyüme hızının keskin bir şekilde düşme sebebini; yeni teşvik yasasının yeterli olmaması,, ‘izinli pazarlama’ konusundaki kanun tasarısı, mesafeli sözleşmelere dair yönetmeliğin telefonla satışı zorlaştırması, çağrı merkezi sektörünün ‘tehlikeli meslek’ grubuna dahil edilmesi, yarı zamanlı çalışanların SSK-SGK ödemelerindeki uygulamadan dolayı tam zamanlı çalışmaya başlamaları gibi faktörlerde aramak gerekir.” dedi.
Büyümeyi kolaylaştıran faktörler
Büyümenin önünü açan bazı adımların atılmamasının sektörü olumsuz etkilediğine dikkat çeken Tarakçı, bu konudaki düşünceleri “Telekom operatörleri ve internet servis sağlayıcılar için geçerli olan 80’e 20 kuralının ve yasal düzenlemelerin başka bankacılık olmak üzere tüm sektörlerde de geçerli olması durumunda, sektör %25 oranında büyüyebilir. Bankacılık sektöründeki projelerin dışkaynak yoluyla verilmesinin önünün açılması , sektöre olumlu şekilde yansıyacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz yasal düzenlemelerin sektörün önünü açarak tüm taraflara fayda sağlayacak şekilde düzenlenmesi,yurt dışında bulunan müşterilere hizmet vermeyi planlayan firmaların genel ve özel teşviklerle desteklenmesi, Türkiye çağrı merkezi pazarının yurtdışına tanıtımı noktasında devletin sağlayacağı destekler de sektörün büyümesini sağlayacaktır.” şeklinde aktardı.
Artan maliyetler şirket birleşmelerini beraberinde getirebilir.
Sektörde 65 dış kaynak şirketi olduğuna değinen Tarakçı sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu an müşterilere verilen teklifler, üç-dört sene önceki fiyatlarla aynı. Giderlerin arttığı bir ortamda, gelirler sabit kalıyor ve risk artıyor. Şirketlerdeki karar alıcılar, teşviklerin birkaç yıl daha süreceğini, sonrasının ise belirsiz olduğunu düşünüyorlar. Şirketlerin 2014’te artan maliyetler karşısında ayakta durabilmek için birleşme yolunu tercih edebileceklerini ve satın almaların gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.”
Sektördeki müşteri temsilcilerinin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor
Araştırmaya göre, 2013 yılında önceki yıllara benzer şekilde çağrı merkezlerinde çalışan müşteri temsilcilerinin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Anadolu’daki çağrı merkezi yatırımlarının artmasıyla birlikte 2010 yılından bu yana erkek müşteri temsilcisi oranı %32’den %38’e çıktı. En çok müşteri temsilcisi, telekomünikasyon ve finans sektörlerinde istihdam edildi. 2013 yılında kamu sektöründe çalışan müşteri temsilcisi sayısında önemli bir artış gözlemlendi.
2014’e yönelik öngörüler
Gelecek dönemde yukarıda bahsettiğimiz duyulan yasal düzenlemelerin sektörün gelişimini destekleyecek şekilde gerçekleşmesi ve ekonomideki olumlu gelişimin devam etmesi durumunda sektörümüzün istikrarlı bir şekilde gelişimini sürdüreceğini öngörüyoruz. Bu doğrultudaki hedefin de her ilde bir çağrı merkezi olması yönünde olduğunu vurgulamak istiyorum. Dernek olarak temas halinde olduğumuz kamu yetkililerinden aldığımız bilgiye göre, finans sektörüne de telekom sektöründe olduğu gibi hizmet kalitesi anlamında bazı yasal düzenlemeler getirilmesi konusu gündemde. Bu tip bir düzenlemenin hayata geçirilmesinin, finans sektöründe istihdam artışını gerektireceğinden ve çağrı merkezlerinin faaliyet alanının genişlemesine yol açacağından genel olarak sektörün büyümesini de tetikleyen bir etki yaratacağını düşünüyoruz.Halihazırda hizmet verilen sektörlerle paralel olarak, kapasite artışının finans / sigortacılık, kamu ve e-devlet, telekomünikasyon, e-ticaret sektörlerinde daha yoğun olarak gerçekleşmesini bekliyoruz.
2014’te koltuk sayısı ne kadar artacak?
Çağrı Merkezleri Derneği’nin yayımladığı Türkiye çağrı merkezi pazarı araştırması, sektörün geleceğine ışık tuttu. Buna göre, toplam koltuk sayısı 2012 yılına göre %16 büyüme göstererek 67.500’e yükseldi. 2012’de 67.000 kişi olan müşteri temsilcisi sayısı, 2013’te 70.200 kişiye ulaştı. Bu sayının 2014 yılında 74.000’e ulaşacağını söyleyen ÇMD’nin Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, 2014’te şirketlerin artan maliyetler karşısında ayakta durabilmek için birleşme yolunu tercih edebileceklerini ve satın almaların gerçekleşeceğini belirtti.
Koltuk doluluk oranı %6 azaldı
2013’te 2012’ye göre ortalama koltuk doluluk oranının %88’den %82’ye gerilediği görülüyor. Özellikle dış kaynak servis sağlayıcılarında 2012 yılında görülen %85,3’lük doluluk oranının 2013 yılında %78’e gerilemesi dikkat çeken sonuçlar arasında.
Hangi teknolojiler daha yoğun kullanılıyor?
Araştırma kapsamında çağrı merkezlerinde en yoğun kullanılan teknolojiler ses kayıt, e-mail, şikâyet yönetim sistemi ve IVR. Ses tanıma, ses ile menü yönlendirme, ses ile kimlik doğrulama ve 3G-video teknolojilerinin kullanım yoğunluklarının ise daha düşük.
En çok hangi dilde hizmet sunuluyor?
Araştırma sonucuna göre, 20 dış kaynak firması, 1.000’in üzerinde müşteri temsilcisi kullanarak yabancı dille hizmet veriyor. En çok hizmet sunulan diller, Almanca ve İngilizce. Yabancı dille hizmet veren müşteri temsilcilerinin yaklaşık yarısı, yurt dışındaki firmalara hizmet veriyor. Yabancı dille yurt dışındaki firmalara hizmet eden müşteri temsilcilerinin önemli bir kısmı (%82), Almanca hizmet veriyor.
Haberler
Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü
Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.
Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.
Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.
Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.
“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Haberler
Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu
Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.
1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.
Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”
Haberler
Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler
Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.
Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı
Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.
Suyu boşa kullanımı engellenmeli
Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.
Plastik kullanımından vazgeçilmeli
Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.
Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı
Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.
Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor
Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.
Pil atıklarına dikkat edilmesi
Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.
-
Madencilik5 yıl önce
İş Makinesi Sektörü Almanya’da Buluşuyor
-
Diğer Gıda & İçecek5 yıl önce
Propolisi Türkiye’den Dünyaya İhraç Eden Kadın
-
Haberler9 yıl önce
Türk Havayolları ve Boeing uzun vadeli işbirliği anlaşması imzaladı.
-
Diğer İmalatlar5 yıl önce
CITS’in Genel Müdürü Ertan Göral oldu
-
Sanayi3 yıl önce
Saha İstanbul Çorumlu sanayicilerle buluştu
-
Lojistik4 yıl önce
Linde’ye EcoVadis’den ikinci kez altın madalya!
-
Haberler4 yıl önce
Akıllı sel bariyerleri, sel baskınlarının önüne geçecek
-
İMALAT4 yıl önce
Atlas Copco’dan sanayiye enerji tasarruf sağlayacak 10 öneri
-
Yeni Teknolojiler4 yıl önce
Ulusal siber sınırlar gerçek ülke sınırları kadar önemli
-
Otomotiv4 yıl önce
CHEP Türkiye’de üst düzey atama
-
Makina & Ekipman4 yıl önce
Rockwell Automation siber güvenlik şirketi OYLO’yu satın aldı
-
İMALAT4 yıl önce
Coşkunöz Holding’in Dönüşüm Proje Koordinatörü Evren Özbanazi oldu