Connect with us

Haberler

adidas, dünyanın en hafif milli takım formalarını üretti

Yayın tarihi

-

Yeni milli takım formaları yeni nesil futbol severlerin tutku, gurur ve vizyonundan ilham alıyor.  Federasyon formaları önceki adidas formalarına göre yüzde 40 daha hafif.

MESSI

MESSI

adidas, dünyanın önde gelen yedi milli futbol federasyonunun 2014 FIFA World Cup BrazilTM’de giyecekleri formaları tanıttı. Formalar taraftarlara “renklerinle parla ya da karanlıkta kaybol” mesajını veriyor.

adidas’ın Arjantin, Kolombiya, Almanya, Japonya, Meksika, Rusya ve İspanya milli takımları için geliştirdiği, bugüne kadarki en hafif formalar aynı zamanda ileri teknolojiyi de temsil ediyor. Formaların daha hafif olmasını ve vücuda daha iyi oturmasını sağlayan adizero teknolojisi ile üretilen milli takım formaları, oyuncuların sahada daha hızlı ve daha rahat hareket edebilmesini mümkün kılıyor. Takım formalarında aynı zamanda, yeni nesil futbol severlerden esinlenilen göz alıcı desenlere de yer veriliyor.

2012 milli takım formalarına göre, yüzde 40 daha hafif olan 2014 FIFA World Cup BrazilTM federasyon formaları, bugüne kadar adidas tarafından üretilen en hafif formalar olma özelliğini taşıyor. Üstün adidas teknolojileri sayesinde formanın ana bölümlerinden olan yaka ve manşetlerin yanı sıra milli federasyon armalarının, hatta adidas’ın ikonik üç bandının dahi ağırlığı azaltıldı. Şortlar da yüksek nefes alabilirlik ve daha hafif bel kısmı için yeni dokuma hafif kumaştan üretildi. Bu yenilikler, Brezilya’da, dünyanın en iyi oyuncularına ekstra hareket özgürlüğü ve konforun yanı sıra, esneklik ve dayanıklılık da sağlayacak.

Germany

Almanya

adidas, formaları tasarlarken her ülkenin yeni nesil gençlerine ülkelerinin en çok hangi özelliği ile gurur duyduklarını sordu. Formaların tasarımında da gençlerle yapılan bu görüşmeler baz alındı. Güçlü ulusal gurur, tarih zenginliği ve umut ile dolu olan bu geri bildirimler, her ülkede vatanseverlik ve tutkuyu ateşleyecek nefes kesici forma tasarımlarına dönüştürüldü. Sürecin her bir federasyon için tekrarlanması sonucunda ortaya, Rus kozmonotların 1960’lı yıllardaki ilham verici başarılarından Meksika sanatı ve Arjantin’in bağımsızlığına kadar uzanan yedi farklı hikaye ve tasarım çıktı.

Arjantin: Forma ilhamını Arjantin’in en önemli kurtarıcılarından ve Güney Amerika’nın en büyük kahramanlarından biri olan General Manuel Belgrano’nun yarattığı ilk bayraktan alıyor. Bağımsızlığı ile büyük bir gurur duyan Arjantin, bugün ülkeyi geleceğe taşımak için gençlerine güveniyor.

Kolombiya: Rengiyle daha huzurlu bir Kolombiya imajı çizen formanın, grafik tasarım unsurları Kolombiya’ya özgü geleneksel sombrero vueltiao şapkasından alındı. Renkli formanın arkasında yazılı olan “ülkemiz için birlik” anlamına gelen “#unidosporunpais”, her yaştan Kolombiyalıyı birleştiren güç ve ülkeye duyulan sevgiye işaret ediyor.

 

Almanya: Yeni Alman forması ilhamını abartısız bir ihtişam hissi ile kalite ve çalışkanlığa verilen değerden alıyor. Alman halkı, milli takımını da ulusun sahip olmakla gurur duyduğu lider endüstriyel mimarisi ile eşdeğer görüyor. Almanya Milli Takımı da, bu abartısız mükemmeliyet ve zekanın en kusursuz elçisi olarak öne çıkıyor.

 

Japonya: Güç kaynağını anımsatan grafik teması, takımın kuvvetini temsil ediyor ve sahadaki 11 oyuncuyu simgeleyen, 11 hatlı bir türbinden esinleniyor. Formanın sırt kısmındaki bant Japon el yazısını temel alırken, formanın omuzlarını çevreleyen bantlar ise takımın sağlam bağlarını ve ruhunu temsil ediyor.

 

Meksika: Meksika forması, Meksika’nın sanat becerisi, geleneksel güreş sporu ve Meksika kırsalının “varını yoğunu ortaya koyma”ya dayalı tavrından ilham alıyor. Yeni forma, cesur, yaratıcı ve Meksika’nın taze kanı olarak görülen, onları dünyanın en büyük turnuvasında temsil edecek yeni kahramanları tarafından giyilecek zorlu bir “süper kahraman” tarzını yansıtıyor.

 

Rusya: Forma, ülkenin uzay keşfi konusundaki başarılı geçmişinden ve başta Moskova’daki Kozmonotik Anma Müzesi’nde sergilenenler olmak üzere, Rus kozmonotların 1960’lı yıllardaki başarılarından ilham alıyor. Tasarım, Rusya’nın ulusal başarılarından duyduğu gururu belgelerken, Rus halkının birlik olduğunda her şeyi başarabileceği hissini de veriyor.

İspanya: Formanın kırmızı rengi İspanyol halkını aynı şemsiye altında birleştirirken, altın rengi parıltılar İspanyol futbolunun altın çağını sembolize ediyor. Son yıllardaki başarılarıyla ülkenin gururu olan takım, İspanyol gençleri için rol modelleri oluşturuyor.

Yedi ulusal federasyon takımının formaları 18 aylık bir süreçte tasarlanarak kapsamlı testlerden geçirildi. Avrupa ve Latin Amerika’nın dört bir yanından profesyonel futbolcular, dayanıklılık, tutarlılık ve sürdürülebilirliğin yanı sıra eşsiz bir performans ve hafiflik sağlamak üzere tasarlanan formaları oluşabilecek her türlü saha koşulları ve oyun baskısı altında test etti.

Milli takım formalarının tanıtımı, Brezilya temalı Samba Koleksiyonu’nun tanıtımının ardından, adidas’ın “All in or Nothing” 2014 FIFA World Cup BrazilTM  kampanyasındaki bir sonraki adımı oluşturuyor. Dünyanın en büyük futbol etkinliği olan 2014 FIFA World Cup BrazilTM  , adidas’ın en ileri teknolojiye sahip forma, aksesuar ve kramponlarının sergilendiği, en üst düzey platform olma özelliğini taşıyor.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Yayın tarihi

-

Yazar:

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Haberin Devamı

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Trendler