Connect with us

Haberler

Pegasus, çağrı sayısını ve iş verimliliğini Callpex ile artırdı

Yayın tarihi

-

Pegasus zaman içerisinde büyüyen şirket hedeflerine, gelişen operasyonlarına ve sayısı sürekli artan misafirlerine daha etkin ve kaliteli hizmet sunmak amacı ile çağrı merkezi operasyonunu Callpex ile yürütme kararı aldı. Pegasus,  proje ile günde 2.500 olan çağrı karşılama sayısını 10.000’e çıkarttı.

 

Türk halkını düşük maliyetli hava yolu modeli (low-cost) ile tanıştıran ve 2005’ten bu yana tarifeli seferler gerçekleştiren Pegasus Hava Yolları, çağrı merkezi sektörünün genç ve dinamik şirketi Callpex ile önemli bir işbirliği yaptı. Hizmet kalitesinde çıtasını yükseltmek için çağrı merkezi operasyonunu Callpex ile yürütme kararı alan firma, maliyetlerini minimize ederken iş verimliliğini de artırdı.

Pegasus, 29 ülkeye ve 71 noktaya uçuş gerçekleştiren bir havayolu olarak, çağrı merkezlerinde Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca dillerinde bilet satış, bilet satışı acente desteği, grup satış desteği inbound ve outbound çağrıları yanıtlıyor. Callpex ile çalışmadan önce günde ortalama 2.500 çağrı alan Pegasus Hava Yolları, proje sonrasında bu sayıyı 10.000’e çıkarttı.

Öztürk: “Daha etkin ve kaliteli bir hizmet sunmak için Callpex ile çalıştık”

Misafirlerine ulaşmak için kullandıkları çoklu kanal stratejileri içerisinde direkt satış kanallarının en önemli ve temel noktayı oluşturduğunu söyleyen Pegasus Hava Yolları Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Güliz Öztürk, projeye hangi ihtiyaçlar doğrultusunda başlandığına dair şu bilgileri verdi:

www.flypgs.com web sitemizden sonra en büyük ve önemli direkt satış kanalımızı çağrı merkezimiz olarak konumlandırdık. Hem satış kabiliyetimizi artırmak hem de misafirlerimize doğrudan ulaşmak amacı ile çağrı merkezimizin olması gerekliliğine inandık. Bu amacımızdan hareketle, kurulduğumuz 2005 yılında farklı bir şirket ile çağrı merkezi operasyonlarımızı yürütmeye başladık. Zaman içerisinde büyüyen şirket hedeflerimize, gelişen operasyonlarımıza ve artan misafir trafiğimize uygun etkin ve kaliteli hizmeti sunmak amacı ile çağrı merkezi operasyonumuzu Callpex ile yürütme kararı aldık.

Öztürk: “Proje sonrasında aldığımız çağrı sayısını artırdık”

Öztürk hedefleri paralelinde proje ile sağlanan katma değer hakkında şunları söyledi: “Projeye başladığımız dönemlerdeki operasyon yapımız ile günde ortalama 2.500 çağrı karşılamaktaydık. Hızla genişleyen uçuş ağımız ve misafir sayımıza paralel olarak, bu dönem içerisinde çağrı merkezine aldığımız çağrı sayısında da bir artış oldu. Şu an her gün yaklaşık 9.000 ila 10.000 arasında çağrı alıyoruz. Bu çağrılar, bilet satışı, misafirlerimizin soru ve taleplerini içeren nitelikte.”

Proaktif bir yaklaşım ile Pegasus’un çağrı merkezi maliyetleri kontrol altında

Türkiye’nin ilk ve öncü düşük maliyetli havayolu olarak, verimliliğin kendileri için en ön planda olduğunu aktaran Güliz Öztürk gerçekleştirilen projede iş ortağı olarak neden Callpex’in tercih edildiğini şu sözleriyle vurguladı: “Stratejik olarak belirlediğimiz hedeflere ulaşmak için Callpex’in hem gün içinde gerçekleştirdiği operasyonu, hem de ileriye dönük planlamayı yakın takip ediyor olması, bizim için çok önemli bir kıstas. Proaktif bir yaklaşım ve sektördeki gelişmelerin takibi ile maliyetlerimizi kontrol altında tutup tasarruf edebiliyor, bunun sonuçlarını da misafirlerimize yansıtabiliyoruz.”

Verimlilik ve satış odaklılığı, her zaman ön planda

Projede 7/24 ve 5 dilde hizmet aldıklarını belirterek bu hizmetlerin kırılımlarını; Bilet Satış, Rezervasyon, Misafir İlişkileri, Acente Destek Hattı, Webchat Canlı Destek Hattı şeklinde sıralayan Güliz Öztürk  “Pegasus olarak misafirlerimize sunduğumuz seyahat deneyimini en üst seviyeye çıkarmak için düzenli olarak faaliyetlerimizi iyileştirmekteyiz. Bu çerçevede, daha önceki senelerde olduğu gibi, önümüzdeki dönemde verimlilik ve satış odaklılığını ön plana almaya devam etmeyi hedefliyoruz. Sürekli olan bu çalışmalarımıza ek olarak, çağrılarda misafir memnuniyetini artırmak için konuşma kalitemizi yakından takip etmeye devam edeceğiz.” dedi.

Callpex Genel Müdürü Metin Tarakçı ise: “Pegasus ile aramızdaki güçlü sinerji projenin başarısında önemli etken oldu. Uzun süreli stratejik iş ortaklığımız neticesinde firmanın ihtiyaçlarına özel geliştirilen çözümler ile iş akışlarında maksimum verimlilik sağlamanın haklı gururunu yaşıyoruz.” yorumunda bulundu.

CALLPEX HAKKINDA

Kurucu ortakları arasında Ali Sabancı, Haluk Emiroğlu, Prof.Dr.Kemal Cılız ve Turgut Gürsoy gibi isimlerin yer aldığı CALLPEX; İstanbul-Yozgat ve Bingol olmak üzere 3 farklı lokasyonda, 20’ nin üzerinde kurumsal müşterisine, 1450 çalışanı ile 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet veren, müşteri talep ve ihtiyaçları doğrultusunda özelleştirilebilen dış kaynak hizmetleri sunan bir çağrı merkezidir. CALLPEX; yetkin insan kaynağı, çağdaş teknolojik altyapısı ve etkin süreç yönetimi olanaklarıyla telekomdan havacılığa, finanstan e- ticaret’e kadar birçok farklı sektöre katma değerli hizmetler vermektedir.

PEGASUS HAKKINDA

Türkiye’nin öncü düşük maliyetli (Low Cost) havayolu Pegasus Hava Yolları, yurt dışında 42, yurt içinde 29 olmak üzere toplam 29 ülkede 71 noktaya tarifeli seferler gerçekleştirmektedir. İstikrarlı büyümesini sürdüren Pegasus, 2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da Official Airline Guide (OAG) raporunda koltuk kapasiteleri baz alınarak yapılan sıralamaya göre Avrupa’nın en büyük 25 hava yolu arasında “Avrupa’nın En Hızlı Büyüyen Havayolu” olarak gösterilmiştir. Pegasus, 2012 yılında Airbus firmasıyla imzaladığı ve teslim tarihindeki tutarı yaklaşık 12 milyar USD olan, 25 adedi opsiyonlu 100 uçaklık filo siparişi ile sipariş verdiği tarih itibariyle Türk Sivil Havacılık tarihinde bir seferde verilmiş en büyük siparişe imza atmıştır. Paylarının yüzde 34,5’lik kısmını halka arz ederek 26 Nisan 2013 tarihinde Borsa İstanbul’da “PGSUS” kodu ile işlem görmeye başlayan Pegasus Hava Yolları; Türkiye’de borsaya kote olan ilk özel havayoludur.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Yayın tarihi

-

Yazar:

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Haberin Devamı

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Trendler