Haberler
KARİD yönetimi güven tazeledi
Başkan Kut: “Türkiye’nin hak ettiği yere gelmesi için kilit noktada sorumluluğumuz var bu bilinç ile çalışıyoruz”
Kargo, Kurye ve Lojistik İşletmecileri Derneği 2013 yılı Olağan Genel Kurul toplantısını Ortaköy Feriye’de gerçekleştirdi. Yönetim Kurulu’nun güven tazelediği olağan genel kurul toplantısında geçmiş dönem faaliyetlerini değerlendiren Başkan Aslan KUT Türkiye’nin dünya ekonomisindeki hak ettiği yeri alması için kargo, kurye ve lojistik sektörünün kilit rolü ve sorumluluğu olduğunu vurgulayarak “Tüm üyelerimiz son yıllarda bu sorumluluk bilinciyle yatırıma yönelmiştir. Dernek üyesi tüm kuruluşlar el ele vererek Dünya ile rekabet edebilecek standartları sağlayıp reel sektörün önünü açacak hizmeti vermek için olağanüstü bir çaba sarf ediyoruz” dedi.
KARİD olarak 80 bin personelin istihdam edildiği bir sektörü temsil ettiklerini belirten KUT, “Türkiye genelinde 25 bin araç ile 10.000 yerleşim birimine hizmet götürüyoruz” dedi. Serbest rekabet ortamının sağlanmasının sektörde çalışanlar ve aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanı etkilediği gibi yeni istihdam sağlanmasının önünü açacağını da ifade eden KUT “Türkiye’de küçük büyük bütün kurum ve kuruluşlar el ele verip 2023 hedefine ulaşmak için hummalı bir çalışma içine girdi. Kargo, kurye ve lojistik sektörünün serbest rekabet içinde hizmet vermeleri engellenirse bu hedefe nasıl ulaşırız? Bizler reel sektörün deyim yerinde ise kan damarları gibiyiz. Üreticinin, sanayicinin ve hizmet sektörünün Türkiye ve Dünya pazarına ulaşmasındaki tek bağız. Kargo, kurye ve lojistik işletmecileri çalışanlarıyla birlikte bu sorumluluğun bilincinde yatırımlarını gerçekleştiriyor, hizmetlerini dünya standartlarında bir kalite güvencesiyle sunuyor. Tek istediğimiz serbest rekabet ortamında faaliyet göstermek” diye konuştu.
PTT imtiyazları kalkmalı
KUT, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sektörümüzün kalite standartlarının sürdürülebilir hale gelmesi ve karşılaşılan güçlüklerin aşılması amacıyla Kargo/Kurye, Hızlı hava kargo, hukuksal mevzuat ve MASAK konularında çalışma grupları oluşturduk. Karayolları Taşıma Kanunu’nun istisnasız hayata geçmesi, genelge ve yönetmeliklerle ilgili olarak gerek Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı gerekse diğer ilgili kurumlarla istişare toplantıları yaptık. Bu toplantılardan çok olumlu sonuçlar aldık. İdeal noktayı yakalamak için görüşmelerimiz sürüyor. Üye firmalarımızın faaliyet gösterdiği noktalardaki yerel yönetimler ile işbirliği amaçlı toplantılar düzenledik”
Mali mevzuat dünya standartlarına uyum sağlamalı
Aslan KUT, çalışma ortamı ve şekli, çalışanların motivasyonu, hafta sonu çalışma saatleri, kargo hizmet tanımlaması, taşımacılıkta sigorta, tüketici memnuniyeti gibi konularda üyelerimizin dünya standartlarında hizmet vermesi konusunda tavsiye kararları aldıklarını belirterek “Maliye Bakanlığı ile dünya şartlarına ve rekabet koşullarına uyum sağlamak amacıyla sektörümüzün ihtiyaçlarının karşılanması için görüşmeler yaptık. Maliye Bakanlığı-MASAK yetkilileri ile mevzuata sektörümüzün uyumunu sağlamak amaçlı çeşitli toplantılar düzenledik. Ankara’ da yapılan 10. Kalkınma Planı Posta Hizmetleri Özel İhtisas Komisyonu ve Lojistik hizmetleri toplantılarına katılarak Kargo taşımacılığı, lojistik, e-ticaret ve hızlı hava kargo sektörü ile ilgili sektörümüzün ihtiyaçlarını ilettik” dedi.
TÜİK ile işbirliği
Ulaştırma Bakanlığı tarafından düzenlenen 10.Ulaştırma Şurası çerçevesinde BTK’nın sorumluluğunda yürütülen İletişim ve Haberleşme Komisyonu’nca icra edilen toplantılarda Posta Hizmetleri ve e-ticaret alanında yapılması gereken düzenlemelere ilişkin rapor sunduklarını anlatan KUT, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu tarafından AB standartlarına uyum kapsamında oluşturulan Resmi İstatistik komisyonu toplantılarına katılım sağlayarak AB sürecinde açılan müzakere olan “istatistik “kalemine Türkiye’nin uyumu için özel sektör temsilcisi olarak komisyonda yer aldıklarını anlattı.
KUT, TÜİK bu konuda istatistik kanunu çıkartarak bünyesinde “veri kalite kontrol kurulu” kurduğuna değinerek “Yeni bir yazılım geliştirerek sektörümüzün kullanımına sunacak olan TÜİK ile olan çalışmalar sürdürülmektedir” dedi.
“Posta Hizmetleri Kanunu’nda serbest rekabeti engelleyen maddeler var”
Posta Hizmetleri Kanunu’nun 10.05.2013 günü TBMM’ de kabul edilerek yasalaşmasına da değinen KUT, “Uzun yıllardır sürdürülmekte olan Posta Hizmetleri Kanun tasarısı ile çalışmalar, görüşmeler, yazışmalar önceki yönetim kurullarında başlatıldığı üzere bu dönemde de sürdürüldü. Maalesef ki tüm bu çaba ve çalışmalar neticesinde Posta kanunu 10.05.2013 günü bizlerin ve diğer tüm özel sektör taraflarının önerileri dikkate alınmaksızın TBMM’ de kabul edilerek yasalaşmıştır. Kanun hükümlerine göre bir yıl içerisinde yönetmelik çıkacak. Yasadaki olumsuzluklar ile ilgili düzeltmelerin yapılması için görüşmelerimizi sürdüreceğiz” diye konuştu.
KARİD’in sektörün haklarını savunan, gelişmesi için çaba gösteren tek birlik olduğunu vurgulayan KUT, kargo, kurye ve lojistik sektöründe faaliyet gösteren tüm kuruluşları güçlerine güç katmak, hak ettikleri noktaya gelmeleri ve bu ülkenin gelişimine katkı sağlayan çabalarına katılmaları için çağrıda bulundu.
“PTT kişisel haberleşme özgürlüğünün güvencesidir. Reel sektöre göre yapılanmamıştır”
Aslan KUT yeni yönetim kurulunun seçilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında diğer iş kollarında olduğu gibi sektörlerinde de serbest rekabet koşullarının sağlanmasının önemine değinerek “PTT kuruluş amacı kişiler arasındaki haberleşmeyi sağlamaktadır. Kargo taşımacılığına yönelik son yıllarda faaliyet göstermelerine rağmen ticari mal akışında önemli bir etkisi yoktur. Özel kargo şirketleri teknoloji kullanımı, transfer merkezlerinin otomasyonu, kargo araçlarının dizaynı, operasyon şekli, organizasyon yapısı hizmet şekli, ürün çeşitliliği bakımından iş dünyasının ihtiyacına yanıt verecek şekilde yapılanmıştır” dedi.
PTT’nin yapısı ile özel kargo şirketlerinin yapısı çok farklı konsepte sahip olduğunu belirten KUT, “PTT kişiler arası haberleşme gibi kamusal bir görevi olduğundan odaklandığı nokta kargo şirketlerinden farklıdır. Kargo şirketleri ise ticari faaliyetlerin olduğu noktaları göz önünde bulundurarak örgütlenmesini yapmaktadır. Ayrıca mobil hizmet verdiği noktalarla birlikte kargo şirketlerinin önemli bir bölümü 2500 yerleşim biriminden fazla noktaya hizmet götürmektedir. Bir başka deyişle kargo şirketlerinin hedef kitlesinin bulunduğu yerde muhakkak bir şubesi vardır. Asıl önemlisi bu örgütlenme tarzı kargo şirketlerini daha avantajlı hale getirmektedir. Çünkü ticari faaliyetin bulunmadığı noktalarda maliyet unsuru teşkil edecek şubesi olmadığından yatırıma ve hizmet kalitesini arttırıcı eğitimlere daha fazla kaynak ayırabilmektedir.
Kaldı ki mobil hizmet organizasyonuyla ülkenin ihtiyaç duyulan her noktasına ulaşma esnekliğine sahiptir. Böylece kargo şirketleri Dünya standartlarındaki bir hizmeti Türkiye’nin genelinde en önemli noktalara yaymıştır. PTT’nin bu anlamda özel sektör ile rekabet etmesi mümkün değil” şeklinde konuştu.
KUT, Türkiye’nin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi serbest rekabete açık bir Posta Sektörü’ne sahip olmasının gerekliliğine işaret ederek PTT’nin özelleşmesi halinde sektörde faaliyet göstermesinin PTT, kargo şirketleri ve ülke açısından olumlu sonuçlar doğuracağını belirtti.
“Özel kargo şirketleri dünya standartlarında hizmet veriyor”
Aslan KUT sözlerini şöyle sürdürdü:
Son yıllarda kargo, kurye ve lojistik hizmeti veren şirketler, insan kaynağını geliştirmeye, teknoloji altyapısını güçlendirmeye, imajını yenilemeye, hız ve güven arttırıcı yeni hizmetler sunmaya önemli kaynaklar ayırmaya başlamıştır. Bu açılım rekabetçi bir ortamın katkısı ile hızla gelişmiş ve tüketiciye kaliteli hizmet olarak yansımıştır. Sektörde yer alan firmalarımız her alanda Dünya ile rekabet edecek kapasiteye ulaşmışlardır. Bundan sonra yapılması gereken, değişen global rekabet koşulları içinde, sektörde zaman ve işgücü tasarrufu kazandıracak otomasyon teknolojilerine geçilerek, bu teknolojik altyapıyı destekleyecek nitelikli personel imkanlarının oluşturulması, teknolojinin merkezine insanı koyarak, nitelikli işgücü ve hizmete esas üretim yaklaşımına yönelik eğitim faaliyetleriyle, çalışanların motivasyonunun teknoloji ve gelişmeye paralel olarak ivme kazandırılmasıdır”
“Tekel kalkmalı, Evrensel Posta Fonu’na kesilen pay sıfırlanmalı”
Posta Kanunu’nda Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek gramaja kadar olan gönderilerin PTT’nin tekeli kapsamına alındığını ve Evrensel Posta Fonu olarak, PTT’nin özel sektör şirketlerinden (Kargo-Kurye) yıllık cirolarının % 2’si kadar pay almasının zorunlu kılındığını ifade eden KUT, “Her iki konu da rekabete aykırı ve haksız” dedi.
Tüm sektörler serbest rekabete açılmış ve devlet ekonomik faaliyetlerden çoktan elini çekmişken, Posta Sektöründe halen “devlet tekeli” anlayışının hakim olmasının Türkiye’nin gelişimi önünde engel teşkil ettiğini anlatan KUT, “Bu durum kargo, kurye ve lojistik firmalarının sorunu olmasından çok, reel sektörün gelişmesinin önünde bir engeldir. Yasama ve yürütme organları PTT tekelinin kaldırılması ve özelleştirme ile ilgili çalışmaları 2005’de başlatmış ama sonuçlandırmamıştır. Bu süreç birçok AB ülkesinde yıllar önce tamamlanmıştır. Rusya’da bile 20 yıl önce posta sektöründe tekel kaldırılmıştır” diye konuştu.
Olağan genel kurul sonucunda KARİD organları şu şekilde oluşmuştur.
Yönetim Kurulu:
Başkan sn. Aslan KUT (MNG KARGO)
Başkan Yrd. sn. Salim GÜNEŞ (ARAS KARGO)
Genel Sekr. sn. Metin KOCAEL (YURTİÇİ KARGO)
Sayman sn. Yusuf KÖSE ( AKTİF İLETİ)
Üye sn. İdris KARACA (KURYENET)
Üye sn. Vaner KALAYCIOĞLU (İ.GLOBAL KARGO)
Üye sn. Oğuz TÜZÜN (TNT EXPRESS)
Denetleme Kurulu:
Başkan sn. Hediye Atmaca SARAÇ (YURTİÇİ KURYE)
Başkan Yrd. sn. Recep DEMİR (FİLLO KARGO)
Üye sn. Ali GÜRDAL (FEDEX EXPRESS )
1) 23.05.2013 günü resmi gazetede yayınlanan 6475 sayılı posta kanunu ile ilgili çalışmalar hazırlanacak yönetmeliklerde sürdürülecektir.
2) Karid’in sektör temsilcisi olarak tanınırlığı ve bilinirliği artarak sürmektedir.
3) Karid üyeleri arasında dayanışma ve birliktelik sürekli artış göstermektedir.
4) Karid sektörün ileriye gidişini sağlamak üzere çalışmalarını artıracaktır.
Haberler
Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü
Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.
Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.
Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.
Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.
“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Haberler
Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu
Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.
1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.
Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”
Haberler
Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler
Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.
Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı
Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.
Suyu boşa kullanımı engellenmeli
Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.
Plastik kullanımından vazgeçilmeli
Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.
Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı
Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.
Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor
Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.
Pil atıklarına dikkat edilmesi
Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.
-
Madencilik5 yıl önce
İş Makinesi Sektörü Almanya’da Buluşuyor
-
Diğer Gıda & İçecek5 yıl önce
Propolisi Türkiye’den Dünyaya İhraç Eden Kadın
-
Haberler9 yıl önce
Türk Havayolları ve Boeing uzun vadeli işbirliği anlaşması imzaladı.
-
Diğer İmalatlar5 yıl önce
CITS’in Genel Müdürü Ertan Göral oldu
-
Sanayi3 yıl önce
Saha İstanbul Çorumlu sanayicilerle buluştu
-
Lojistik4 yıl önce
Linde’ye EcoVadis’den ikinci kez altın madalya!
-
Haberler4 yıl önce
Akıllı sel bariyerleri, sel baskınlarının önüne geçecek
-
İMALAT4 yıl önce
Atlas Copco’dan sanayiye enerji tasarruf sağlayacak 10 öneri
-
Yeni Teknolojiler4 yıl önce
Ulusal siber sınırlar gerçek ülke sınırları kadar önemli
-
Otomotiv4 yıl önce
CHEP Türkiye’de üst düzey atama
-
Makina & Ekipman4 yıl önce
Rockwell Automation siber güvenlik şirketi OYLO’yu satın aldı
-
İMALAT4 yıl önce
Coşkunöz Holding’in Dönüşüm Proje Koordinatörü Evren Özbanazi oldu