Connect with us

Haberler

Bonatti, doğal gaz boru hatları için Astra ve Allison Transmission’ı tercih ediyor

Yayın tarihi

-

 

 

Astra ve Allison Transmission, bir kez daha önemli bir stratejik altyapı projesi olan Avrupa’nın ana gaz hatlarından Kuzey Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı’nın (NEL) inşaatında birlikte görev aldı.

3777_02

Avrupa’nın tüm enerji tedariki için son derece önemli olan bu proje, yaklaşık 1 milyar Euro’luk bir yatırım ile gerçekleştirildi. NEL, Gazprom firması tarafından Rusya’dan Avrupa’ya ihraç edilen doğal gazı, Baltık Denizi’nin altından geçen diğer bir boru hattı olan Nord Stream vasıtasıyla Ukrayna’dan geçmeden taşıyan iki boru hattından biri olarak inşa edildi. Bu proje ile Sibirya’dan gelen gaz, Kuzeydoğu Almanya’ya gidiyor ve oradan ara bağlantılar vasıtasıyla Belçika, Hollanda, Fransa ve İngiltere’ye ulaşıyor.

NEL, Nord Stream’den Kuzey Almanya sahilinde Greifswald yakınındaki Lubmin’den Aşağı Saksonya’daki Rehden’e kadar 440 km kat ederek, şu ana kadar ağırlıklı olarak Kuzey Denizi’ndeki doğal gaz rezervlerinden doğal gaz tedarik eden Schwerin ve Hamburg şehirlerine bağlanıyor. Bu boru hattının, Almanya’nın yıllık enerji ihtiyacının beşte birine eşdeğer olan 20 milyar metreküpün üstünde doğal gaz taşıması hedefleniyor.

İtalyan Bonatti Spa şirketi ise bu projede, yaklaşık 100 milyon Euro değerindeki dört ana kısmı inşa etmek için görev alıyor. Uluslararası Boru Hattı Müteahhitleri Birliği’nin (I.P.L.O.C.A) üyesi olarak Petrol ve Doğal Gaz endüstrisinin önde gelen Avrupalı şirketleri arasında yer alan Bonatti, zorlu çevre, lojistik ve lokasyon koşullarında yerleştirilen binlerce kilometrelik güçlü boru hattı (yaklaşık 142 cm) deneyimine sahip bulunuyor.

Bonatti şirketinin NEL için etkileyici bir aday olmasında, Opal boru hattının yapım projesini en yüksek kalitede ve en ideal zamanda başarılı bir şekilde tamamlaması büyük rol oynadı.

Bonatti Filo Müdürü Giuliano Gelmi, Asrta ve Allison ikilisinin NEL projesinde zorlu görevleri üstlendiğini belirterek; “Uzmanlık gerektiren bu denli büyük projelerde güvenilir ve kalifiye araçlar hayati önem taşıyor. Allison donanımlı Astra HD8 boru kamyonların seçimiyle hiçbir şeyi şansa bırakmadık,” diyor.

HD8 şasisinin seçimi, 30 yıldır birlikte çalışan Astra ile Bonatti tarafından yapılırken bu kamyonlar, güvenilirlikleri, esneklikleri ve transformasyon kolaylığı nedeniyle tercih edildi. Kabin ve kaporta, kamyonun 17-m uzunluğunda, DN 1400 (142 cm) çapında ve yaklaşık 14 ton ağırlığında dev boruları taşıyabileceği özelliklerde yapılandırıldı. Bu özel yapım araçlar, daha yüksek hareketlilik ve ön bölümde daha düşük ölçü avantajı sağladı.

Astra HD8, 10 saatlik günlük vardiyalarında bir kerede iki adet 142 cm çapında boruların taşımasını gerçekleştirdi. Boru nakliyesi, genellikle boruların yükleme veya boşaltma noktasına kısa bir mesafe taşınması iken HD8 ise ağırlıklı olarak arazide, sık yağan yağmurların neden olduğu çamurlu yollarda taşıma yaptı.

Tüm zorlu koşullar nedeniyle Bonatti, Astra HD8 boru kamyonları için Allison 4700 Serisi retarderli tam otomatik şanzımanları tercih etti. Allison’ın Continuous Power Technology™/Sürekli Güç teknolojisi sayesinde eşsiz kalkış ve yumuşak vites değiştirme sağlayan bu şanzıman, özellikle en zorlu koşullarda görev yapmak için tasarlandı. Her şanzıman, en zor arazi koşulları ve boruların çok ağır olması dikkate alınarak, entegre hidrolik retarderle donatılmış olarak teslim edildi. Bu şanzımanların seçilmesinde, zorlu görevlerin üstesinden gelebilecek uygun sürücülerin bulunması ve kullanım kolaylığı sağlaması da göz önüne alındı.

Gelmi açıklamasında; “Allison tam otomatik şanzıman bizim için çok önemli. Araçların yamaçta durup yükün öne ve arkaya kaymasına izin veremeyiz. Böyle büyük bir ağırlık, manuel vitesli araçların yürüyen aksamlarını ciddi şekilde tehlikeye sokarak, olası arızalara ve aracın hizmet dışında kalmasına neden olabilir,” dedi.

Yeni projeler için araç seçiminde nelerin dikkate alındığı sorulduğunda, Bonatti Filo Müdürü Gelmi, Astra kamyonların ve Allison şanzımanların ön plana çıktığı “sağlamlık ve güvenilirlik,” konularının altını çizdi. Bonatti, ayrıca yakıt tüketiminin de rakiplerinkiyle karşılaştırdığında daha düşük olduğunu belirtti.

Gelmi ayrıca, “Bonatti olarak çalıştığımız çamurlu ve zor arazi koşullarına uygun kamyonlara ihtiyacımız vardı. Sağlam ve güvenilir olan Astra HD8, büyük boruların taşınması için mükemmel bir arazi kamyonu. Allison otomatik şanzımanla donatılan bu kamyon üstün manevra kabiliyeti, sürüş kolaylığı ve yüksek ağırlıklar altında dik yokuşlarda daha fazla güvenlik sağlıyor. Güvenliğe ek olarak, sürücülerimiz maksimum konfor sağlamak için de Allison’ı seçtik,” dedi.

Bonatti’nin projeyi uygulamaya koymak için zaman kısıtlamasını dikkate alarak hesapladığı diğer bir faktör ise çalışma saati ve hizmet dışı kalması esas alınarak aracın verimliliği oldu. Araçların, her açıdan maliyetli gecikmelere neden olan arıza yapmalarından kaçınıldı ve bakım maliyetlerinin düşük olmasına özen gösterildi.

Bonatti Filo Müdürü; “Gerçekten kaçınmamız gereken özenli unsurlardan birisi, tüm programımızı riske soktuğu için aracın hizmet dışı olduğu zamandı. Projenin diğer aşamalarını da geciktirerek, domino etkisi oluşturuyor,” diye devam etti. NEL doğal gaz boru hattının başarılı bir şekilde ve zamanında tamamlanması ile Bonatti’nin Astra-Allison kombinasyonu ne kadar başarılı olduğunu tekrar kanıtladı.

Astra HD8

Astra HD8’ler, çok yüksek bir ağırlık merkeziyle bile her türlü yol koşulunda ağır yükler taşıyabilen güçlü kamyonlar olarak ön plana çıkıyor. Cursor motorları, Allison retarderin de katkıda bulunduğu yüksek tork ve frenleme gücü sağlıyor.

İnşaat ve maden sektörleri için tasarlanan bu araçlar, yüksek performansı esneklikle bir arada sunuyor. Astra iki akslı 4×4’ten dört akslı 8×8 konfigürasyonlarında 250’nin üzerinde farklı model üretiyor. Bu modellerin hepsinin şasileri farklı uzunluklardadır ve Bonatti’nin boru kamyonları gibi özel yapımdır. Dört adet amortisörle (ikisi önde, ikisi arkada) konfor maksimum düzeydedir. Şasi, en yüksek düzeyde sağlamlık için yüksek mukavemetli çelikten yapılmıştır.

Allison Transmission, A.Ş. hakkında

Allison Transmission, orta ve ağır ticari araçlar, Amerika Ordusu orta ve ağır askeri araçlar için dünyanın en büyük tam otomatik şanzıman üreticisi ve transit otobüsler için hibrid sevk sistemleri sağlayıcısıdır. Allison şanzımanları, uzun yol kamyonları (dağıtım, atık, inşaat, itfaiye ve ambulans), otobüsler (çoğunlukla okul otobüsleri ve transit), karavanlar, uzun yol harici araçlar ve ekipman (çoğunlukla enerji ve madencilik) ve askeri araçlar (tekerlekli ve tırtıklı) gibi farklı alanlarla kullanılmaktadır. 1915’te kurulan Allison’ın Genel Müdürlüğü Indianapolis, Indiana, A.B.D.’dedir ve yaklaşık 2,800 çalışanı bulunmaktadır. Çin, Hollanda, Brezilya, Hindistan ve Macaristan’da üretim tesisleri ve müşteri modifikasyon merkezi yer almaktadır. Kuzey Amerika, Avrupa, Asya, Avusturalya, Güney Amerika ve Afrika’da müşterilere hizmet veren Bölgesel Genel Müdürlükleri faaliyet göstermektedir. Allison dünya çapında 1,400 bağımsız distribütör ve bayi lokasyonuna sahiptir. Allison hakkında daha fazla bilgi, www.allisontransmission.com’dan edinilebilir.

 

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Yayın tarihi

-

Yazar:

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Haberin Devamı

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Trendler