Connect with us

Haberler

Ayrımcılıkla büyüyen zincir

Yayın tarihi

-

Sadece kadınlara açık, kadın dostu mekanlar yaratarak kadınlara spor yapma ve bedenlerini tanıma fırsatının yanında hayatlarının diğer alanlarında kullanabilecekleri çeşitli bilgi ve beceriler de kazandıran pozitif ayrımcılık metoduyla kadınlar tarafından kurulup kadınlar tarafından işletilen ve sadece kadınlara hizmet veren b-fit merkezleri;  kadınlara ozgurce ve ozguvenleri zedelenmeden  sağlıklı ve fit bir şekilde incelmenin,  zinde ve sosyal bir yaşamın kapılarını açarken bir yandan da girişimci yeteneklerini keşfetmelerini ve kendi işlerini kurmalarının  yolunu açıyor.

istasyon calismasi

8 yıl içinde başarılı bir franchise modeliyle 50 şehirde 239 farklı noktaya yayılan b-fit 2013 yılının 8. büyük franchise zinciri olarak konumlandı. b-fit kurucusu Bedriye Hülya b-fit sistemi’ni zirveye taşıyan nedenleri şöyle açıklıyor;

Pozitif ayrımcılık ve b-fit sistemi ile başarı kaçınılmazdı
B-fit sistemi kişinin sadece kendi gücü kadar itme ve çekme kuvveti ile haraket eden fitness makinaları ile antronör ve müzik eşliğinde grup halinde yapılan bir egzersiz programıdır. Her biri vücudun farklı bölümlerini çalıştıran toplam 9 aletin ve 9 platformun bulunduğu bu sisteme istasyon çalışması diyoruz ve her yeni gelen üye boş olan istasyonda beklemeden gruba katılabiliyor. Belirlenmiş sürelerle ve sırayla  aerobik ve aletli çalışmaların birleşmesiyle gerçekleştirilen bu spor programı toplam 30 dakika sürüyor ve esneme haraketiyle sona eriyor.

Fitness aletlerimiz tamamen kadın anatomisine göre projelendirilmiş ve program aerobik platformlarıyla desteklenmiştir.Böylece bir yandan yağ yakarken bir yandan sıkılaşma gerçekleşiyor. Yağ yakmada önemli bir kriter olan kişisel  nabız seviyeleri ise sürekli antronörlerimiz tarafından kontrol altında tutulmaktadır.  Hiçbir üyemiz yoktur ki ‘haftada 3 gün geldim, yediklerime de dikkat ettim fakat incelemedim, sıkılaşamadım ‘ şeklinde görüş bildirsin.

Forma girerken sosyalleşiyorlar
b-fit’i ayrıcalıklı kılan diğer nokta kadınlara öğrenip, öğretecekleri, bilgiyi ve anı paylaşacakları sıcak bir ortam sunmak oldu. Çünkü her b-fit’in 2 ayda bir eğitim, seminer, eğlence, gezi, tiyatro vs. gibi etkinlikler organize etmesi zorunludur. Burada amaç bazen farklı dünyalara farklı dünyaları tanıtmak, bazen bilgiyi paylaşmaktır. Çünkü sosyo-kültürel-ekonomik örtüyü kaldırdığınızda, her kadın sadece kadındır ve her birinin çok değerli deneyimleri  ve tüm kadınların çok fazla ortak noktası bulunmaktadır. Bu yüzdendir ki b-fit kadınları programı olmadığı günlerde bile merkezlerine gelip, keyifle kahvelerini yudumlarlar. Bugün b-fit kadınları arasında doktorlar da vardır, avukatlar da vardır, mühendisler de vardır, ev hanımı, genel müdür, öğrenci, öğretmen, her meslek grubundan her sosyal sınıftan kadın vardır b-fitler’de.

Erkeklerle bir arada egzersiz yapmak istemiyorlar
Türk kadınlarında  yağ hücreleri  katılımsal bir mirasla  kalça ve bacaklarda veya göğüs ve karın bölgesinde bölgesel olarak birikme eğilimindedir. Bazen bu birikintiler bu dört bölgeyi de kapsamaktadır. Nerede olursa olsun bölgesel birikintisi olan kadınlar erkeklerle bir arada egzersiz yapmak istemiyorlar. Özgüven problemini hat seviyede yaşadıkları bu ortamlarda rahat olamadıkları için egzersizliklerine konsantre olamıyorlar. b-fit’ler ise hem o karma salonlardaki profesyonel hizmeti hem de kimseden fazlalıklarını saklama endişesi taşımadan özgürce spor yapmanın keyfini yaşatıyor. Bu yüzden salonlarımıza erkek sinek dahi almıyoruz 🙂

Önce feminist dediler, sonra fethullahçı
İlk franchcise’larımızın açıldığı yıllarda, vizyonumuz ve misyonumuz başlangıçta pek anlaşılmadı, önce feminist dediler, sonra fethullahçı mısınız dediler. Fakat artık kim olduğumuzu ve sosyal sorumluluk bilincimizi tüm Türkiye o kadar iyi biliyor ki 8 yılda 50 şehre yayılarak 239 kadını küçük sermayelerle kendi işinin patronu yaptık, her yıl 200.000  kadını inceltip, sıkılaştırdık ve  sosyalleştirdik, kısacası her yıl 200.000 kadının hayatına dokunup, mutlu ettik.

Her mahalleye bi’ b-fit
08 şubat’ta 3 merkez birden açılıyor 
Özgürce, özgüven sorunu yaşamadan incelmek, sıkılaşmak, sağlıklı, zinde, öğrenen, öğreten, paylaşan  bir  sosyal yaşam sürmek her kadına yürüme mesafesi kadar yakın olmalı diyoruz. Biz bu işten çok para kazanmıyoruz elbette vakıf’da değiliz, ancak işimizi layıkı ile yapabilecek ve bizi hedefimize götürecek kadar para kazanmak b-fit ailesine yetiyor. 08 Şubat’ta açılacak 237, 238 ve 239. franchiselarımız ile Sultangazi’li, Giresun Hacı Siyam’lı ve Karşıyaka Örnekköy’lü hanımlar için de  b-fit başarısı ve ayrıcalıkları yürüme mesafesinde olacak.

Önce inceliyorlar, ardından iş kuruyorlar
Franchise başvuru sayfamıza ayda 200 den fazla başvuru geliyor. b-fit sisteminin yatırım maliyeti düşük ancak kriterlerimiz yüksek. Bu işi kuracak ve yürütecek hanımlarda aradığımız belli kriterler var. Fakat en çok hoşumuza giden üyelerden gelen franchise talepleri oluyor, çünkü üye iken franchise talebinde bulunması bizleri bir yandan onure ederken diğer yandan üyelikten girişimciliğe terfi eden hanımların bu işi gerçekten çok başarılı bir şekilde yürüttüklerini görüyoruz

     Nevin Beydoğan / b-fit Denizli Çamlık İşletmecisi
11 yıllık iş tecrübemi kullanabileceğim ve aynı zamanda mutlu olabileceğim, kişiliğime, hayata bakış açıma göre bir iş aradım ve hizmet sektörünü tercih ettim.  Yapacağım işin içinde iletişim olmalıydı. İnsana saygı ve fayda olmalıydı, ben sattığım şeye sonuna kadar inanmalıydım ve bu tabi ki b-fit’ti !

 

  Aslı Yurtalan İkiz / b-fit İstanbul Yeşilköy İşletmecisi
b-fit’i internette araştırırken gördüm. Sadece kadınlara yönelik olması ve kadınların kendilerini özel hissedeceği bir yer olması hoşuma gitti. Ayrıca sporu onların ve kendi hayatıma dahil etmek ve bu bilinci aşılamak istedim. Özellikle sporun yanısıra ‘yaşam merkezi’ olarak kadınlara hizmet vermesi ise çok ilgimi çekti.

 

Aslı Sani / B-fit İzmir Cumhuriyet Meydanı İşletmecisi

b-fit ile Ekonomi Üniversitesinde bir workshop dersinde tanışmıştım ve bu proje çok ilgimi çekmişti. Ben de, İzmir Alsancak Cumhuriyet Meydanı şubesini devralarak bu projede yer almak istedim ve kolları sıvadım.. Bir b-fit şubesini işletmek, çok keyifli olduğu kadar zorlu bir mücadele ama size çok şey kazandırıyor..Ailemize katılan her yeni üye bir başlangıç bizim için, herkesin hayatında bir şeyleri değiştiriyorsunuz ve bu inanılmaz bir mutluluk, çok büyük bir kazanç.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Yayın tarihi

-

Yazar:

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Haberin Devamı

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Trendler